9-E
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
9-E

by mete
 
AnasayfaAnasayfa  PortalliPortalli  AramaArama  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 aşk hikayeleri...

Aşağa gitmek 
5 posters
YazarMesaj
WeNuSS
V.I.P
V.I.P
WeNuSS


Mesaj Sayısı : 145
Yaş : 31
Kayıt tarihi : 13/11/07

aşk hikayeleri... Empty
MesajKonu: aşk hikayeleri...   aşk hikayeleri... EmptyPaz Ocak 27, 2008 2:32 pm

bildiğiniz güzel aşk hikayelerini paylaşabilirsiniss..
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
WeNuSS
V.I.P
V.I.P
WeNuSS


Mesaj Sayısı : 145
Yaş : 31
Kayıt tarihi : 13/11/07

aşk hikayeleri... Empty
MesajKonu: Geri: aşk hikayeleri...   aşk hikayeleri... EmptyPaz Ocak 27, 2008 2:39 pm

uzun ama okuyun gerçekten değecek okumanıza..çok muhteşem bir hikaye..

Bir otobüs durağında karşılaşmışlardı ilk kez.... Biri tıpta okuyordu, öbürü mimarlıkta. O ilk karşılaşmadan sonra, bir kere, bir kere, bir kere daha karşılaşabilmek için, hep aynı saatte, aynı duraktan, aynı otobüse bindiler. Gençtiler, çok genç... Birbirileriyle konuşacak cesareti bulmaları biraz zaman aldı ama sonunda başrdılar. İkisi de her sabah otobüse bindikleri semtte oturmuyorlardı aslında. Delikanlı arkadaşında kaldığı için o duraktan binmişti otobüse, kız ise ablasında.... Sırf birbirilerini görebilmek için, her sabah erkenden evlerinden çıkıp, şehrin öbür ucundaki o durağa, onların durağına geldiklerini, gülerek itiraf ettiler bir süre sonra...

Okullarını bitirince hemen evlendiler. Mutluydular hem de çok mutlu... Bazen işsiz, bazen parasız kaldılar ama öylesine sıkı kenetlenmişti ki yürekleri ve elleri hiçbir şeyi umursamadılar. Ayın sonunu zor getirdikleri günlerde de ünlü bir doktor ve ünlü bir mimar olduklarında da hep mutluydular. Zaman aşımına uğrayan, alışkanlıklara yenik düşen, banka hesabında para kalmadığı için ya da tam tersine o hesabı daha da kabarık hale getirmek uğuruna bitip-tükeniveren sevgilerden değildi onlarınki... Günler günleri, yıllar yılları kovaladıkça sevgileri de büyüdü, büyüdü... Tek eksikleri çocuklarının olmamasıydı. Zorlu bir tedavi sürecine rağman çocuk sahibi olmayınca, "bütün mutlulukların bizim olmasını beklemek, bencillik olur" diyerek devam ettiler hayatlarına. Çocuk yerine, sevgilerini büyüttüler... "Senin için ölürüm" derdi kadın, sımsıkı sarılıp adama ve adma "Hayır, ben senin için ölürüm" diye yanıt verirdi hep...

Bazen eve geldiğinde, aynanın üzerinde bir not görürdü kadın, "Bir tanem, kütüphanenin ikinci rafına bak...." Kütüphanenin ikinci rafında başka bir not olurdu, "Mutfaktaki masanın üzerine bak ve seni çok sevdiğimi sakın unutma" Mutfaktaki masadan, salondaki dolaba sevgi dolu notları okuya okuya koşturan kadın, sonunda kimi zaman bir demet çiçek, kimi zaman en sevdiği çikolatalar, kimi zaman da pahalı armağanlarla karşılaşırdı... Aldığı hediyenin ne olduğu önemli değildi zaten....

Hayat ne kadar hızlı akarsa aksın, işleri ne kadar yoğun olursa olsun hep birbirlerine ayıracak zaman buluyorlardı bulmasına ama kırklı yaşların ortalarına geldiklerinde, daha az çalışmaya karar verdiler. Adam, hastaneden ayrıldı ve muayenehanesinde hasta kabul etmeye başladı. Kadın da mimarlık bürosunu kapadı ve sadece özel projelerde görev aldı.
Artık daha fazla beraber olabiliyorlardı. Bir gün sahilde dolaşırken, harap durumda bir ev gördü kadın, üzerinde "satılık" levhası asılı olan. "Ne dersin, bu evi alalım mı?" dedi adama. "Bu viraneyi yıktırır, harika bir ev yaparız. Projeyi kafamda çizdim bile. Kocaman terası olan, martıları kahvaltıya davet edeceğimiz bir deniz evi yapalım burayı..." "Sen istersin de ben hiç hayır diyebilirmiyim?" diye yanıt verdi adam. "Amerika'daki tıp kongresinden döner dönmez ararım emlakçıyı... Kaç para olursa olsun, burası bizimdir artık...."

Sadece bir hafta ayrı kalacaklarını bildikleri halde, ayrılmaları zor oldu adam Amerika'ya giderken. Her gün, her saat konuştular telefonla.
Gözyaşları içinde kucaklaştılar havaalanında. Fakat birkaç gün sonra, kocasında bir tuhaflık olduğunu fark etti kadın. Eskisi kadar mutlu görünmüyor, konuşmaktan kaçınıyordu. Onu neşelendirmek için, sahildeki evi hatırlattı ve çizdiği projeyi verdi kadın ama hiç beklemediği bir cevap aldı: "Canım, o ev bizim bütçemizi aşıyor. Sen en iyisi o evi unut..."

Mutsuzluk, mutluluğun tadına alışmış insanlara daha da acı, daha da çekilmez gelir. Kadın, hiç sevmedi bu beklenmedik misafiri. Derdini söylemesi için yalvardı adama, "Senin için ölürüm, biliyorsun, ne olur anlat" diye dil döktü boş yere... Yıllardır sevdiği adam, duyarsız ve sevgisiz biriyle yer değiştirmişti sanki. Ona ulaşmaya çalıştıkça, beton duvarlara çarpıyordu kadın, her çarpmada daha fazla kanıyordu yüreği...

Bir gün, çocukluğunun, gençliğinin ve bütün hayatının birlikte geçtiği arkadaşına dert yanarken, "Artık dayanamıyorum, sana söylemek zorundayım" diye sözünü kesti arkadaşı. "O, seni aldatıyor. İş yerimin tam karşısındaki restoranda genç bir kadınla yemek yiyiyor her öğlen. Sonra sarmaş dolaş biniyorlar arabaya...." "Sus, sus çabuk, duymak istemiyorum bu yalanları" diye bağırdı kadın. Onca yıllık arkadaşını, kendisini kıskanmakla suçladı.... Ertesi gün, öğle vakti o restoranın hemen karşısında bir köşeye sindi sessizce ve peri masallarının sadece masal olduğunu anladı... Kocasının eskiden aynı hastanede çalıştığı genç çocuk doktorunu tanıdı hemen. Bazen evlerinde ağırladıkları kadına nasıl sarıldığını gördü adamın...

Akşam kocası eve gelir gelmez, bazen bağırıp, bazen ağlayarak, bazen ona sımsıkı sarılıp bazen de yumruklayarak haykırdı suratına her şeyi. İnkar etmedi adam. Zamanla duyguların değişebildiği, insanların orta yaşa geldiklerinde farklılık aradığı gibi bir şeyler geveledi ağzında ve bavulunu alıp gitti evden. Kapıdan çıkarken, "son bir kez kucaklamak isterim seni" diyecek oldu ama kadın, "defol" dedi nefretle...

İlk celsede boşandılar... Modern bir aşk hikayesinin böyle son bulmasına
kimse inanamadı. Arkadaşlarının desteğiyle ayakta kalmaya çalıştı kadın.
Adamın, sevgilisiyle birlikte Amerika'ya yerleştiğini öğrendi. Bazen yalnız kaldığında, onu hala sevdiğini hissedince, ağlama nöbetleri geçiriyor, aşkın yerini, en az onun kadar yoğun bir duygu olan nefretin kalması için dua ediyordu.


Aradan bir yıl geçti... Her şeyin ilacı olduğu söylenen zaman bile, kadının derdine çare olamamıştı. Bir sabah, ısrarla çalan zilin sesiyle uyandı. Kapıyı açtığında, karşısında o kadını gördü. "Sen, buraya ne yüzle geliyorsun" diye bağırmak istedi ama sesi çıkmadı. "Lütfen, içeri girmeme izin ver, mutlaka konuşmamız gerekiyor." dedi genç kadın. Kanepeye ilişti ve zor duyulan bir sesle konuşmaya başladı: "Hiçbir şey göründüğü gibi değil aslında. Çok üzgünüm ama o bir saat önce öldü. Geçen yıl Amerika'daki kongre sırasında öğrendi hastalığını ve yaklaşık bir senelik ömrü kaldığını. Buna dayanamayacağını, hep söylediğin gibi onunla birlikte ölmek isteyeceğini biliyordu. Seni kendinden uzaklaştırmak için, benden sevgilisi rolünü oynamamı istedi. Ailesine de haber vermedi. Birlikte Amerika'ya yerleştiğimiz yalanını yaydı. Oysa ilk karşılaştığınız otobüs durağının karşısında bir ev tutmuştu. Tedavi görüyor ve kurtulacağına inanıyordu ama olmadı. Gece fenalaşmış, bakıcısı beni aradı, son anda yetiştim. Sana bu kutuyu vermemi istedi..." Gözlerinden akan yaşları durduramayacağını biliyordu kadın. Hemen oracıkta ölmek istiyordu. Eline tutuşturulan kutuyu açmayı neden sonra akıl edebildi. İtinayla katlanmış bir sürü kağıt duruyordu kutuda. İlk kağıtta, "Lütfen bütün notları sırayla oku bir tanem" diyordu... Sırayla okudu; "Seni çok sevdim", "Seni sevmekten hiç vazgeçmedim", "Senin için ölürüm derdin hep, doğru söylediğini bilirdim." "Fakat benim için ölmeni istemedim" "Şimdi bana söz vermeni istiyorum." "Benim için yaşayacaksın, anlaştık mı?" son kağıdı eline alırken, kutuda bir anahtar olduğunu gördü kadın... Ve son kağıtta şunlar yazılıydı:

"Sahildeki evimizi senin çizdiğin projeye göre yaptırdım. Kocaman terasta martılarla kahvaltı ederken, ben hep seni izliyor olacağım...."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
WeNuSS
V.I.P
V.I.P
WeNuSS


Mesaj Sayısı : 145
Yaş : 31
Kayıt tarihi : 13/11/07

aşk hikayeleri... Empty
MesajKonu: Geri: aşk hikayeleri...   aşk hikayeleri... EmptyPaz Ocak 27, 2008 2:41 pm

ÖLÜM
ÖLÜM...SENI ANDIKCA AKLIM DURUP SASIYOR. TADINA DOYULMAYAN DÜNYA DONUP KALIYOR. UGRUNA HER EZIYET CEFA CEKILEN MALLAR, BIR ANDA DEGERSIZCE BIR KOSEDEN BAKIYOR. HER GUZELI KENARA BIR ANDA SILIP ATTIN. HEYKI BUDALA NEFIS NE YAZIKKI BATTIN. GERI DONUS OLMAYAN BIR HESABA KOSARKEN, BENI AZGIN ATESE KAC KURUSA SATTIN. YAZIK YAZIK OMRUME EMEGE VE MALLARA. EYVAH GERCEKTEN YAZIK EBEDI SANILANLARA. EBEDI YARATICI YARATTI DIYE BIZI, MUJDELER OLSUN ELBET EBEDI YASAYANLARA. KOSTUR KOSTUR SORGUSUZ SUALSIZ BU YOLLARA. ATIL VE NEFIS ICIN TOPLA BIR KAC CURCUNA. SIRTINDAKI HEYBEYI USENME HELE AC BAK. GOR NE ICIN UGRASTIN BUNCA SENEDIR HEYHAT.
OLUM..SENI ANDIKCA HER HAYALIM ANLAMSIZ. BESLEDIGIM UMITLER YILGIN YORGUN KAVGASIZ. GELECE BAKARKEN SANKI HEM VAR YOK GIBI. YASADIGIM ONCA GUN GERCEK DEGIL HAYALI. BASIMI KALDIRIPTA DALDIGIM GOK MAVISI. GERCEKTEN HERSEY FANI YALNIZ SENSIN EBEDI..
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
WeNuSS
V.I.P
V.I.P
WeNuSS


Mesaj Sayısı : 145
Yaş : 31
Kayıt tarihi : 13/11/07

aşk hikayeleri... Empty
MesajKonu: Geri: aşk hikayeleri...   aşk hikayeleri... EmptyPaz Ocak 27, 2008 2:45 pm

Aşk; en yalın biçimde anlatılan tek kavramdır o, adı kendisidir zaten. Onu anlatmak için sonu gelmez cümleler kurmanıza gerek yoktur, "Aşık oldum" dediğiniz an akan sular durur, küçücük çocuk bile sizi rahatlıkla anlayabilir, çünkü aşkın dili tektir.

Aşk cesaret ister, kocaman bir yürek ister.

Nedir bu aşk denilen şey, elle tutulmaz gözle görülmez bir
şeyse nedir bu yaşanan somut acılar,güzellikler?

Aşk hayata karşı işlenilen en doğru suç ortaklığıdır, Aşk hayatın
tekdüzeliğine, bütün sıradanlığına en soylubaşkaldırıdır. Ondan korkup kaçmak hiç kimseye yakışmaz. Ve elbette Aşkı suçlamak, yargılamak, karalamak inkar etmek de asla yakışık olmaz
Aşk hayatın bize hazırladığı en güzel sürprizdir, bu yüzden de kalpleri ne zaman ele geçireceği hiç belli değildir. Daha ne
olduğunu bile anlayamadan onun hükümdarlığına giriverirsiniz.
Aşkın zamanını biz ayarlayabilseydik eğer ve kime neden aşık olduğumuzu anlayabilseydik,aşkın sırrını da çözerdik herhalde. Ama o zaman da aşkın insanı alıp götüren büyüsü tamamen kaybolurdu. Aşk hayata karşı işlenen en güzel ve en doğru suç ortakIığıdır, aşk hayatın bütün tekdüzeliğine, bütün sıradanIığına en soylu başkaldırıdır. Ondan korkup kaçmak hiç kimseye yakışmaz. Ve elbette yasanılan aşkı suçlamak ,yargılamak, karalamak, inkar etmek de aşka yakışık kalmaz. Bu önce haksızlık, kendinize saygısızlık olur. İnsan sonuna kadar savunmalı aşkını, karşılık görmesede, acı çekeceğini hissetsede, yarın terkedileceğini bilsede, ailesini karşısına alacağını bilsede taviz vermemeli aşkından, "Seni Seviyorum" diyebilmeli göğsünü gere gere. Aşk iste o zaman aşktır. Ve bunun dogrusu yanlışı yoktur, zaten aşkın kendisi doğrudur, kime karşı duyuluyorsa bu aşk, doğru insanda işteodur. Aşkın zamanı yoktur, hep hazırlıksız yakalar insanı. Evli olmanız, sevgilinizin olması, bir ayrılığın taze yaralarını kurutmaya calışmanız,bağlılıktan korkmanız, ailenizden çekinmeniz, hatta sevilenin hapse girmesi bile onun hiç mi hiç umrunda değildir. İşte aşk bütün bunlara tek başınıza karşı gelebilme yurekliliğidir, belkide yeni hayata geçebilme yolu...
Aşkın ne zaman gelebileceği belli olmadığı gibi, ne zaman gideceği de hiç belli değildir. Fazla vakti yoktur onun, uzun süre beklemeye ve bekletilmeye tahammülü de yoktur. Bir başka göze bakmaya, bir başka tene dokunmaya başlaması o kadar da zor değildir...Aşktan değil, onun kaçmasından korkun ve doğruluğuna yanlışlığına bakmadan sonuna kadar savun aşkını. Biliyor musunuz , hayat zaten kocaman bir yalan, bu kadar sahteligin içinde gerçek ve doğru olan tek guzellik AŞK.!!. Lütfen ona haksızlık etmeyin ..
Aşkına sana aşık olana sahip çık ve onu kaybetme
"SENİ SEVİYORUM" Demek İçin Geç Kalma ...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
WeNuSS
V.I.P
V.I.P
WeNuSS


Mesaj Sayısı : 145
Yaş : 31
Kayıt tarihi : 13/11/07

aşk hikayeleri... Empty
MesajKonu: Geri: aşk hikayeleri...   aşk hikayeleri... EmptyPaz Ocak 27, 2008 2:49 pm

Ben seni severken de senden habersiz sevmiştim. Belki de kendimden bile habersiz...
Dünyaları etrafında döndürmek isteyen bir kalbi bilerek isteyemezdim. Kendimden ve senden habersiz;bir tane; olmuştun sen...
Öyle ya; Sen bir taneydin; Eşin benzerin yoktu yeryüzünde, Yoktu Sen Kadar Güzel Güleni, Sen BALımdın!
Yaşanmamış ve yaşamamış olsam bile Sen Özeldin... Aşk Özeldi.... Ama a$k bitti
Yağmurda Aşk Başkadır diyenlere gülüyordum ama bende yağmurda üşüyen ellerini severek başladım seni sevmeye...
Aralıktı... Bizim mahalleye hiç o kadar güzel yağmur yağmazdı...
Önce aldırmadım seninle güzelleşen herşeye...
Sonra tüm parfümeri dükkanlarını aşındırıp kokunu ararken anladım seni deliler gibi özlediğimi...
Ne kadar gerçeksen o kadar yalandın... Ve ben her seferinde en baştan başladım...
Yeniden bir sondayım ama bu kez yeniden başlayacak gücüm yok... Ben senden vazgeçmek istiyorum! ! ! ! Sen gittiğin günden beri senden vazgeçiyorum.....
Herkes gibi biri olmanı yada hiç kimse olmanı istiyorum...
Sesini duymak için telefonlara sarılmaktan vazgeçmek, ismini duyduğumda içimin titreyip, gözlerimin dolmasından kurtulmak istiyorum...
Senin benim için herhangi biri olman ne kadar zor bir bilsen...
Zaten kolay olan ne vardı ki benim için;
Sanki seni öldürmemle sevmem ararsında hiçbir fark yoktu...
Ve ben hep sevgim yüzünden cezalıydım

İşte bu yüzden imkansızlığına hep inandım!
Ben yalnız kalıp seni düşünmeyi deli gibi sever olduğumda, sen benim her şeyim olduğunda ben senin için hiç yoktum...
Bu yüzden yalnızlıklarım, ağlamalarım, özlemlerim canını hiç acıtmadı. Benim tarafımdan sevilmek belki de hayatında önemseyeceğin en son şeydi... Sen beni hiç sevmedin!
Ben Seni Seviyorum dediğimde Seni Seviyordum!
Ben Seni Özlüyorum dediğimde Seni Özlüyordum.
Ben Senin İçin Ölürüm Dediğimde ben senin özleminden zaten ölüyordum...
Ve Ben Şimdi Senin Hayatından Gidiyorum!
Ne zaman Aralık�ta bir yağmur yağsa, ben İstiklal�de ıslanıyor olacağım,
Ne zaman bir parfümeriye girsem hala kokunu arıyor olacağım,
Ne zaman bir havuz görsem, kenarında oturup seni bekliyor olacağım demiştim... Başaramadım...
Ben Kaybettim...
Sen Kazandın!
Artık sesimi duymayacaksın...İçİmDe Can ÇeKişLeRiNi DuYuYoRuM....
Sana sımsıkı sarılmak istiyordum, kokunu içime yıllarca bana yetecek kadar çekerek, sana sımsıkı sarılmak istiyordum.... Gelmedin!
Gelsen yapabilir miydim bilmiyorum...
Ben artık gidiyorum Balım...
Eğer hayatından çekildiğimi hissedersen, bana sana geri dönmemem ve seni yeniden deliler gibi sevmemem için şans dile...
Ve Lütfen, Aralıkta yağmur yağdığında bizim mahalleye gelme...
KALBİME GÖMERİM OZAMAN UNUTUPTA SİLERİM OZAMAN ALTTARAFI AŞK BUDA İŞTE VAZGEÇİLMEZMİSİN AMAN
SANANEKİ AĞLIYORSAM DELİ GİBİ İSTİYORSAM
HALA SENİ SEVİYORSAM SANANE NE ANLAMIYORSAN...


SAKLAMIŞSIN NEFRETİNİ GÖREMEDİM OLMAYINCA OLMUYOR SEN SİLEMEDİN..........
İÇİMDE CAN ÇEKİŞLERİNİ DUYUYORUM..SÖZLERİN ÇOK ACITIYOR

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
WeNuSS
V.I.P
V.I.P
WeNuSS


Mesaj Sayısı : 145
Yaş : 31
Kayıt tarihi : 13/11/07

aşk hikayeleri... Empty
MesajKonu: Geri: aşk hikayeleri...   aşk hikayeleri... EmptyPaz Ocak 27, 2008 2:52 pm

KEŞKE...
siz kırlangıçın öykusunu duydunuz mu arkadaşlar bakın efsane nasılmış...
baharın güzelliği sararken hertarafı, tüm büyüsüne kapılanlar yaşamaya çalışırmış bu güzelliği.buna kırlangıç sürüleride dahil tüm göçmen kuşları gelmiş bu ülkenin güzel baharını yaşamaya.bu gelen kırlangıç sürüsü geçireceği altı ay için kendisine güzel bir yer ararken içlerinden bir tanesinin dikkatini bir ev çekmiş.öykü bu ya bu evin çiçekler içinde bir ev mükemmel bir bahçe hertaraf ağaçlık meyve için de.yaklaşmış kırlangıç daha yakından görmek için bü mükemmel evi.yaklaştıkça yaklaştıkça camın önunde bir insan görmüş...yaklaşmış yaklaşmış...evet bu orta yaşlarda güzelmi güzel bir kadın...bu kadın yanlız yaşayan kendi halınde bir kadınmış.hikaye bu ya kırlangıç aşık olmuş bu kadına''evet işte bu demiş kırlangiç benim hayatımın aşkı bu''demiş kırlangıç.ve ayrılmış arkadaşlarında oracıkta başlamış insanoğlunu izlemeye kendince bir ağacın üstünde.hergün o bahçeye gitmiş kırlangiç hergün ayrı bir aşkla ayrı bir heyecanla.gün geçtikçe ona biraz daha yaklaşmış camın önünde izlemeye başlamış artık kadını hayranlıkla ve tabiki buyük bir aşkla.bir gün farketmiş kadın bu zavallı kırlangıcı ve o da ekmek parçaları atmış camın önüne.bu günlerce böyle sürüp gitmiş,kırlangıç sabah erkenden camın önünde ,onu gören kadın camı açar ekmek parçası verir.günler günleri kovalamış ve beş ay geçivermş bile artık kırlangıcın göç etme zamanı gelmiştir.zaten kırlangıç günlerdir bunu düşünüyormüş.''ben ondan nasıl ayrılırım onu çok seviyorum onu burda bırakıp nasıl giderim''dermiş .ve en sonunda onunla konuşmaya karar vermiş kırlangıç.yine sabah olur ve tıklatır gagasıyla kadının camını.açmış kadın camı.kırlangıç
''buraya geldim beş ay önce güzel bahçeni gördüm önce büyülendim ,sonra seni gördüm ve aşık oldum sana her gün seni izledim her geçen gün sana başka bir aşkla bağlandım ve şimdi gitmem lazım ama seni burda bırakmak sensiz başka bir gün geçirmek istemiyorum,o nedenle benimle beraber gelmeni istiyorum''demiş kadına kırlangıç.şaşırmiş tabi kadın ve cevap vermiş.
''bu güzel aşkına layık gördüğün için beni çok tekkür ederim ama seninle gelemem unutmaki ben insanım sense bir kırlangıçsın.bu doğanın kanunlarına aykırı böyle bir şey olamaz seninle gelsem bile kimse inanmaz bize gülerler daha çok üzülürüz''
bunları duyan kırlangıç elveda diyerek ayrılmış kadının yanından ve katılmış kırlangıç sürüsüne göç etmek için.günler günleri kovalamış günler günleri kovalamış ve her geçen gün kadının aklına gelir olmuş kırlangıçın söyledikleri ve düşünürmüş kadın.''bu yaşıma kadar hep yalnız yaşadım ve hiç bir insanoğlu beni bu kırlangıç kadar sevmedi''hep bunları düsünürmüş kadın.ve gün geçtikçe pişmanlık düşmüş yüreğine yalnızlığının ortasında.keşke dermiş kadın...keşke...keşke gitseydim.o mutlu ederdi beni ben de onu kim ne düsünürse düşünsün gitseydim keşke.ama artık çok geç kırlangıç gıdelı aylar olmuş artık tek umudu kadının;onun donusunu yani baharı beklemek.ve nihayet bitmiş kadın için koca bir ömür halıne dönuşen kış.sabah erkenden dışarı çıkar ve yukarıya bakarmıs kadın.''gelecek ve söyleyeceğim ona bende seni bekledim ve bende seni seviyorum'' demek için.kuşlar gelmeye başlamış nihayet ve kırlangıç sürüsünün geldiğini görmüş kadın.mutlulukla gözlerini ayırmadan bakmış onlara tek tek...bakmış bakmış bakmış...yok kırlangıç.bir tanesini durdurmuş kadın ''bir kırlangıç vardı cok severdi beni geçen yıl gelmişti aşıktı bana,gel dedi bana gitmedim ama şimdi onu bekliyorum''...bunu duyan kırlangıç''evet duydum o arkadaşımızın aşkını demek o insanoğlu sensin deyip kızgın bakışlarla ayrılmış kadının yanından.anlamamış kadın şaşırmış tabiki.üzgün üzgün bakarken gök yüzüne bir daha seslenmiş ''hey...!hey...! dur lütfen neolur yardım et bana''durmuş kırlangıcın birtanesi.''ne olur yardım et bana ve anlatmaya başlamış derdini kırlangıca''kırlangıç üzgün bir ifadeyle susturmuş kadını.''anlatmanıza gerek yok duydum bu hikayeyi ama inanmamıştım demek doğruymuş bir arkadaşımızın bir insana aşık olduğu...ama onu bekleme gelmeyecek o,sen unut onu ''demiş üzülerek.şaşırmış kadın ''yoksa unuttumu artık beni,başka birisini mi sevdi'' demiş kadın ağlayarak.cevap vermiş kırlangıç.
''hayır kimseyi sevmedi sadece sizi sevmiş o ve bunu tüm kırlangıçlar bilir herkez duymuştur bu aşkı''.şaşırır kadın anlam veremz o zaman neden gelmedi neden der.ve cevap verir kırlangıç.
''siz bilmezmisiniz kırlangıçların ömrü altı aydır...''

KEŞKE KELİMESİNİ KULLANMADAN BİR ÖMÜR SEVİLMENİZ VE SEVMENİZ DİLEĞİMLE...!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
WeNuSS
V.I.P
V.I.P
WeNuSS


Mesaj Sayısı : 145
Yaş : 31
Kayıt tarihi : 13/11/07

aşk hikayeleri... Empty
MesajKonu: Geri: aşk hikayeleri...   aşk hikayeleri... EmptyPaz Ocak 27, 2008 2:55 pm

5 BİN YILLIK AŞK
İtalya'nın kuzeyindeki Mantua kasabasında yapılan arkeolojik kazılarda üzerinden 5 bin yıldan fazla zaman geçen ama görenleri bugün bile şaşkına çeviren bir aşkın kalıntıları bulundu. Bir kadın ve erkeğin birbirine sarılmış kemikleri arkeoloji ekibini bile şaşırttı. Kalıntıların bulunduğu kasabanın Romeo ve Juliet'in aşkına konukluk etmiş olması olayın esrarını daha da artırdı.
İskeletlerin bulunduğu bölgenin Cilalı Taş Devri'ne ait bir bölge olduğu sanılıyor. Uzmanlar şimdi buldukları bu kemiklerin gerçek yaşlarını tespit etmeye çalışıyor. Arkeologlar ilk aşamada erkeğin herhangi bir nedenle öldüğünü, kadının ise onun yanına uzanarak intihar ettiği tahmininde bulundu. Ancak esrarı laboratuvar çalışmaları çözecek.
Valdaro Nehri yakınlarında yapılan kazının lideri Elena Menotti, daha önce böyle bir şeyin bulunmadığını söyleyerek "Bu eşsiz bir görüntü" dedi. Menotti, daha önce buna benzer buluş yapıldığını ancak kemiklerin bir anne ile çocuğuna ait olduğunu vurguladı.
Daha önce birçok kazıda çalıştığını söyleyen Menotti, "Bu işi 25 yıldır yapıyorum, Pompei de dahil bir çok ünlü kazı alanında çalıştım. Ancak daha önce hiçbir şey beni bu kadar heyecanlandırmamıştı. Bu bulduğum en özel şey" dedi.

ROMEO VE JULIET'E Mİ AİT
5 bin yıl önce Mantua bataklık bir bölgeydi ve bir çok nehrin kesişme noktasında yer alıyordu. Avcılık ve balıkçılıkla hayatını devam ettiren halkın yaşadığı bu bölgenin bir diğer özelliği ise Romeo ve Juliet'in hikayesine de evsahipliği yapması.
Kitapta, Romeo düşmanı Tybalt Capulet'i öldürmek üzere Mantua'ya gittiğinde Juliet'e aşık olmuştu. Kasabanın tarihin en büyük aşklarından birine ev sahipliği yaptığı düşünüldüğünde binlerce yıllık bu iskeletlerin Romeo ve Juliet'e ait olduğu iddia ediliyor.

NOT:William Shakespeare'in eserlerini yaşanmış
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
WeNuSS
V.I.P
V.I.P
WeNuSS


Mesaj Sayısı : 145
Yaş : 31
Kayıt tarihi : 13/11/07

aşk hikayeleri... Empty
MesajKonu: Geri: aşk hikayeleri...   aşk hikayeleri... EmptyPaz Ocak 27, 2008 2:58 pm

DOSTA MEKTUP
"Bu yazıyı okumadan önce... Hayatın bir ayna olduğunu düşün... Doğduğundan beri aynanın karşısındasın... Hep aynaya baktın ama küçükken aynayı tanımıyordun henüz... Büyüdükçe aynaya bakmakla birlikte; onun, senin yüzüne yansıttıklarını da görmeyi öğrendin.. Hep birileri oldu arkanda ve hep sen vardın karşında... “Kendi kendimizle yarışmadayız gülüm..” dediği gibi Nazım Hikmet’in , sen de hep kendinle boy ölçüştün aynana bakarak... Kimi gün çok sevdin aynadaki görüntüyü, kimi gün nefret ettin...

Ama ne olursa olsun hep aynanın karşısındaydın, ona bakmaktan vazgeçmeyi istediğin anlarda bile....Aynada yansıyan yüzler değişti zamanla, sen de değiştin çünkü... Ama ayna hep sırdı ve gelecek günler hangi yüzleri yansıtacak, bilinmezdi... Oysa geçmişteki izler birer birer yer etmişti aynana... Sen baktıkça bu günü değil, geçmişini de görmeyi öğrendin giderek... Ama bazı yüzler hep aynı yerdeydi; en özel, en güzel köşelerde... Buralara da sen yerleştirmiştin onları; çünkü, o senin aynandı ve ancak senin sevgini, inancını, yüreğini kazanana yer vardı aynanda...Sonra...
Bir gün geldi, sen aynandaki görüntünün seni geçmeye başladığını fark ettin...
Oysa ki o, yalnızca bir görüntüydü ve “Gerçek Sen” o siluet karşısında iyice küçülmüştün...Bunu kabullenemezdin ; çünkü hayatı geriden takip etmek sana göre değildi...
Yetişmek istedin, yapamadın...
Çünkü ayna, birinin seni tuttuğunu yansıtıyordu yüzüne...
Görüntünün seni geçtiği her saniye aynandaki o en özel, en güzel yüz silinmeye başlıyordu...Öyle bir an geldi ki; sen, o en güzel yüzün görüntüsünü tanıyamaz oldun...
Sanki artık yok gibiydi...
Yine bir gün; o en özel yüzün silindiğini gördün...
Evet, tamamdı artık, kendi görüntüne yetişebilirdin...
Ama...Bir anda büyük, korkunç bir ses duydun...
Aynan paramparça olmuştu...
Anıların, aynana yerleştirdiğin tüm o görüntüler ve sen...
Dağılmıştınız dört bir yana...Kırık dökük bir geçmiş vardı karşında...
O yüzdü bunları yapan; oysa sendin o yüzü aynandan çıkaran...
Ağlamaya başladın...
Herkes o yüzün aynandan silinmesine ağladığını sandı ama aslında seni ağlatan aynanın bir sürü parçaya ayrılmasıydı...Çünkü o parçalar anılarının her köşesine öyle bir dağılmışlardı ki; sen bir daha asla onları toplayamayacağını, aynanın hep böyle kalacağını düşünüyor ve ağlıyordun...
Şimdi aynanın sonu....
Sen ne kadar ağlasan da anılarının sadece bir kısmını bir araya getirecek, aynanın sadece bir bölümünü yeniden yapabileceksin...Ama sakın unutma; senin toplayamadığın parçalar, o yüze ait olan anılar ve aynanda hep bu parçalar boşluk kalacak. Bu da seni kendi görüntüne eriştirecek olan bir merdiven. Oralara basarak kendine yetişeceksin...
Sonra yine yeni yüzler girecek aynana...
Sen, kendinle bir olacaksın, yeni “En özel yüz”ün olacak, belki hiç silinmeyecek ve sen de asla kendinden geri kalmayacaksın...Belki yeniden,yeniden kırılacak aynan ama artık biliyorsun parçaları birleştirmeyi ve yok olan anılarından, umutlarından güç alarak daha da yukarılara çıkacaksın...Şimdi mi? Uzun bir süre daha için acıyacak; çünkü ne kadar temizlersen temizle hep bir parça anı yüreğine batacak...
Ama öyle bir gün de gelecek ki artık bu anılar içini acıtmayacak ;
Çünkü zaman, onları yüreğinden alıp gotürecek, ufacık bir parça dahi bırakmadan...
Bir de...En özel olmasalar da aynanda her zaman gördüğün yüzleri kaybedeceksin korkusunu yaşama sakın... Ne kadar kırılırsa kırılsın aynan onları hep orada bulacaksın...
Zaten sen yerleştirmiştin o yüzleri ama bazıları da aynanla birlikte geldi sana; annen gibi, baban gibi...Ve ben...Aynanda nerede olduğumu henüz bilmiyorum...Ama baktığında görebileceğin kadar yakınındaysam da, çooookkk uzaklarda minicik bir noktaysam da ...
Hiç fark etmez...
Yine de, ne olursa olsun aynanın kırılışlarına yenilmeden ben hep orada olacağım...
Sen beni aynandan silmediğin sürece...
Unutma; ayna senin elinde...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
bgm&coiy
V.I.P ve GÜZİN ABLA
V.I.P ve GÜZİN ABLA
bgm&coiy


Kadın Mesaj Sayısı : 211
Yaş : 30
Kayıt tarihi : 13/11/07

aşk hikayeleri... Empty
MesajKonu: Geri: aşk hikayeleri...   aşk hikayeleri... EmptyPtsi Ocak 28, 2008 3:31 am

çk uzn kusura bkmaa okuyzmıcaaammm Very Happy
D
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
WeNuSS
V.I.P
V.I.P
WeNuSS


Mesaj Sayısı : 145
Yaş : 31
Kayıt tarihi : 13/11/07

aşk hikayeleri... Empty
MesajKonu: Geri: aşk hikayeleri...   aşk hikayeleri... EmptyPtsi Ocak 28, 2008 5:49 am

bence bölüm bülüm zamn buldukça okusan ii olur..çünkü gerçekten çok güzeller..
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
WeNuSS
V.I.P
V.I.P
WeNuSS


Mesaj Sayısı : 145
Yaş : 31
Kayıt tarihi : 13/11/07

aşk hikayeleri... Empty
MesajKonu: Geri: aşk hikayeleri...   aşk hikayeleri... EmptyPtsi Ocak 28, 2008 5:50 am

ama tabi bunlara ayırcak vaktin yoksa sen bilirsin cnm..
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
SerkanSt
Admin Yardımcısı
Admin Yardımcısı
SerkanSt


Erkek Mesaj Sayısı : 517
Yaş : 30
Kayıt tarihi : 27/12/07

aşk hikayeleri... Empty
MesajKonu: Geri: aşk hikayeleri...   aşk hikayeleri... EmptyÇarş. Ocak 30, 2008 4:09 am

bunları okumaya ömrüm yetmez kusra bakmayın Very Happy:D
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Evanescen-CE-ren
V.I.P
V.I.P
Evanescen-CE-ren


Mesaj Sayısı : 145
Yaş : 30
Kayıt tarihi : 28/12/07

aşk hikayeleri... Empty
MesajKonu: Geri: aşk hikayeleri...   aşk hikayeleri... EmptyÇarş. Ocak 30, 2008 8:40 am

aynen katılıom he milletinaşk hikayesini nie okuum hepimizn hayatı i hikaye ztn ve o hikaye (en azndan bnmki ) burdakilerdn daha uzn yani ihtiyacm yok okumaya Razz
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
WeNuSS
V.I.P
V.I.P
WeNuSS


Mesaj Sayısı : 145
Yaş : 31
Kayıt tarihi : 13/11/07

aşk hikayeleri... Empty
MesajKonu: Geri: aşk hikayeleri...   aşk hikayeleri... EmptyÇarş. Ocak 30, 2008 12:23 pm

yha isteyen okur istemeyen okumaz..madem okumıycaksınıss bari yorum yapmaın..okuyanlar yapsın yorumu lütfen hikayeler hakkında..
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
sarı...
V.I.P
V.I.P
sarı...


Mesaj Sayısı : 63
Kayıt tarihi : 30/12/07

aşk hikayeleri... Empty
MesajKonu: Geri: aşk hikayeleri...   aşk hikayeleri... EmptyPaz Şub. 10, 2008 5:00 am

okuyamadım ama gsl
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
aşk hikayeleri...
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
9-E :: Aşk-Meşk :: Aşk doktoru-
Buraya geçin: